![]() |
İsrail, yaşlı, kadın, çocuk, okul ya da hastane ayırt etmeksizin sivillerin üzerine bomba yağdırmakta, adeta soykırım yapmaya yemin etmişçesine hareket etmektedir. Bu vahşi ve sistematik saldırılar, insanlığın ortak değerlerini, vicdanı ve hukuku hiçe sayan bir barbarlık örneğidir. Dünyanın gözü önünde, her gün masum insanların yaşamları hiçe sayılmakta, aileler yok edilmekte, tarih ve kültür yok edilmektedir. İsrail’in bu saldırılarını “savaş” olarak nitelendirmek mümkün değildir; çünkü savaş bile kendi kuralları ve onuruyla hareket etmeyi gerektirir. Ancak burada yaşananlar, onur ve şereften yoksun, sadece vahşet ve haydutluk olarak adlandırılabilir.
Amerika ve İngiltere gibi güçlü ülkelerin siyasi ve askeri desteğini arkasına alan İsrail, Müslüman ülkelerin çoğunlukla kayıtsız ve tepkisiz kalmasından aldığı cesaretle adeta gözü dönmüş ve hiçbir uluslararası yasa, insan hakları normu veya etik değer onu durduramamaktadır. İsrail’in bu pervasızlığı, sadece bölgedeki barışı ve istikrarı tehdit etmekle kalmıyor, tüm dünya düzenini ve insanlığın ortak değerlerini tehlikeye atmaktadır. İnsan hayatının en temel hakkı olan yaşam hakkı, burada tamamen ayaklar altına alınmaktadır.
Türkiye topraklarını da kapsayan Arz-ı Mev’ut rüyasına kendini fazlaca kaptıran İsrail, şunu çok iyi bilmelidir ki; bizler başka milletlere benzemeyiz. Tarih boyunca zulme boyun eğmeyen, haksızlığa karşı dimdik duran, adalet ve özgürlük için mücadeleden vazgeçmeyen bir milletiz. Gördüğünüz o rüyayı, kabusa çevirebilecek irade ve güce sahibiz. Bu uğurda ne gerekiyorsa yapar, haklarımızı ve kutsal değerlerimizi koruruz. O gün geldiğinde, sizi koruyacak hiçbir barikat, hiçbir sığınak, hiçbir silah ya da destekçi sizi kurtaramayacaktır. Arkasına saklanabileceğiniz hiçbir garkad ağacı da bulamayacaksınız.
İsrail’in gerçekleştirdiği bu insanlık dışı saldırılar, sadece bölgedeki Filistin halkını değil, tüm insanlığın ortak vicdanını derinden yaralamaktadır. Uluslararası toplumun sessizliği, bu zulmün daha da artmasına neden olmaktadır. İnsan hakları, barış ve adalet talepleri, sadece bölgemizin değil, dünyanın her köşesindeki insanların ortak çağrısıdır. İnsanlık, bu tür vahşetlere seyirci kalmamalı, gerçek adalet ve barışın sağlanması için harekete geçmelidir.
Bu trajedinin bir an önce sona ermesi için uluslararası hukukun gereği yerine getirilmeli, saldırganların hesap vermesi sağlanmalıdır. İnsan hayatına saygı, kültürlere, dinlere ve değerlere hoşgörü temelinde inşa edilecek bir gelecek için birlikte mücadele etmeliyiz. Savaş değil barış, nefret değil sevgi, yıkım değil yeniden inşa zamanı olmalıdır. İsrail’in saldırılarına karşı duran her ses, bu insanlık dramını durdurmaya bir adım daha yaklaşacaktır.
Unutulmamalıdır ki, adalet er ya da geç yerini bulacaktır. Zulmün, haksızlığın, masumların kanının, gözyaşının hesabı mutlaka sorulacaktır. Bizler, özgürlük, adalet ve insanlık için yılmadan mücadele edeceğiz. Bu mücadele, sadece Filistin halkının değil, tüm mazlumların ortak sesidir. Tarih, bu direnişi ve bu direnişte yer alanları asla unutmayacaktır.
0 Yorumlar